Trabzon Barosu Çocuk Hakları Komisyonu, son dönemde sınav sistemine ve yüksek başarı haberlerine yönelik kamuoyundaki tartışmalarla ilgili yazılı bir açıklama yaptı.
Açıklamada, geçmişte yaşanan olumsuzlukların sınav sistemine duyulan güveni ciddi şekilde zedelediği ifade edilerek, kamuoyunda oluşan hassasiyetin dikkat ve özenle yönetilmesi gerektiği vurgulandı.
"Başarıya ulaşan çocukların emeğine ve psikolojisine zarar veriliyor"
Komisyon, özellikle sosyal medyada herhangi bir somut veri ya da incelemeye dayanmadan yapılan yorumların, yalnızca sınav sistemine değil; başarıya ulaşan çocukların emeğine, motivasyonuna ve psikolojik bütünlüğüne de zarar verdiğini belirtti. Açıklamada, “Çocukların ailesinin mesleği ya da konumu üzerinden itham altında bırakılması, açıkça çocukların kişilik haklarına ve insan onuruna aykırıdır” ifadelerine yer verildi.
"Çocukların ruhsal gelişimini zedelemeyecek dil tercih edilmeli"
Her çocuğun eğitim hakkı kadar, üstün yararının gözetilmesi ve çocuk haklarının korunmasının da anayasal ve evrensel bir yükümlülük olduğu hatırlatılan açıklamada, kamuoyundaki her türlü değerlendirme ve tartışmada çocukların ruhsal gelişimini zedelemeyecek koruyucu bir dilin tercih edilmesi gerektiği vurgulandı.
Okulların sınav başarıları üzerinden yapılan değerlendirmelerde yalnızca sonuçlara odaklanılmaması gerektiğine dikkat çekilen açıklamada, “Okulun öğrenci alım kriterleri, geçmiş yıllardaki başarıları, öğretmen kadrosunun niteliği ve eğitim politikaları da dikkate alınmalıdır. Aksi takdirde, hem kurumlara hem öğrencilere hem de ailelerine karşı haksızlık yapılır” denildi.
"Süreç şeffaflıkla yürütülmeli"
Trabzon Barosu Çocuk Hakları Komisyonu, sınavlarla ilgili ortaya atılan iddialar karşısında devletin ilgili kurumlarının süreci şeffaflıkla yürütmesi gerektiğini belirterek, kamuoyunun doğru ve zamanında bilgilendirilmesinin güven duygusunu pekiştireceğini ifade etti.
Açıklama, “Toplumsal güvenin yeniden inşası sadece bireylerin değil, kamu otoritelerinin de ortak sorumluluğudur. Peşin ret ya da sessizlik yerine açıklıkla yürütülen süreçler kamu vicdanını rahatlatacak, haksız ithamların önünü kesecektir” ifadeleriyle sona erdi.
Trabzon Barosu Çocuk Komisyonu tarafından yayımlanan açıklama şu şekilde:
Son yıllarda sınav sistemlerine duyulan güven, geçmişte yaşanan bazı olumsuzluklar nedeniyle ciddi şekilde sarsılmış; bu da yüksek başarı haberlerine karşı kamuoyunda kuşku ve eleştirilerin artmasına yol açmıştır. Bu durum, toplumun adalet ve şeffaflık beklentisinin bir yansımasıdır. Ancak, bu hassasiyetin kamuoyunu bilgilendirme sorumluluğunu taşıyan kişi ve kurumlar tarafından dikkat ve özenle yönetilmesi gerekmektedir.
Özellikle sosyal medyada herhangi bir somut veri ya da incelemeye dayanmadan yapılan yorumlar, yalnızca sınav sistemine olan güveni değil, aynı zamanda aylarca emek harcayarak başarıya ulaşan çocuklarımızın emeğini, motivasyonunu ve psikolojik bütünlüğünü de zedelemektedir. Bu noktada, çocukların ailesinin mesleği ya da konumu üzerinden itham altında bırakılması, açıkça çocukların kişilik haklarına ve insan onuruna aykırıdır.
Unutulmamalıdır ki; her çocuğun eğitim hakkı kadar, çocukların üstün yararı ve çocuk haklarının korunması da anayasal ve evrensel bir yükümlülüktür. Her türlü değerlendirme ve kamuoyu tartışmasında, çocukların ruhsal ve duygusal gelişimi zarar görmeyecek şekilde, koruyucu ve kapsayıcı bir dil benimsenmelidir.
Ayrıca, bir okulun sınav başarısı sorgulanırken sadece sonuçlara bakmakla yetinilmemeli; söz konusu okulun öğrenci alım kriterleri, geçmiş yıllardaki akademik başarıları, eğitim politikaları, öğretmen kadrosunun niteliği gibi unsurlar da kapsamlı biçimde araştırılmalı ve analiz edilmelidir. Aksi hâlde, hem eğitim kurumlarına hem de bu kurumlarda emek veren öğrencilere ve ailelerine karşı ciddi bir haksızlık ortaya çıkar.
Bununla birlikte, sınavlara ve başarı sıralamalarına ilişkin ortaya atılan iddialar karşısında devletin ilgili kurumları da süreci şeffaflıkla yürütmeli, kamuoyunu doğru ve zamanında bilgilendirmeli, güven duygusunu güçlendirecek şekilde her türlü başvuruyu ciddiyetle ele almalıdır. Toplumsal güvenin yeniden inşası, yalnızca bireylerin değil, kamu otoritelerinin de ortak sorumluluğudur. Peşin ret ya da sessizlik yerine, açıklıkla yürütülen süreçler kamu vicdanını rahatlatacak, haksız ithamların da önünü kesecektir.
Toplumsal eleştiriler ve sorgulamalar elbette meşrudur; ancak bu süreçte çocukları korumak hepimizin ortak ahlaki, hukuki ve vicdani sorumluluğudur.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Kaynak:Arena61
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.