Türk futbolunda derin izler bırakan 3 Temmuz 2011 süreci, Trabzonspor cephesinden bakıldığında yalnızca bir operasyon tarihi değil, uzun yıllar süren bir adalet mücadelesinin de başlangıcıdır. 3 Temmuz, bordo-mavili camia için "temiz futbol" talebinin simgesi haline gelmiştir.
3 Temmuz 2011’de Ne Oldu?
3 Temmuz 2011’de Türkiye genelinde gerçekleştirilen operasyonlarla birlikte şike ve teşvik primi iddialarına ilişkin geniş çaplı gözaltılar yaşandı. Aralarında kulüp başkanları, yöneticiler, teknik direktörler ve futbolcuların da bulunduğu birçok kişi ifadeye çağrıldı. En çok dikkat çeken kulüp ise Fenerbahçe oldu. Bu gelişmeler, 2010-11 sezonu şampiyonluğunun meşruiyetini tartışmaya açtı.
Trabzonspor Bu Süreçte Nasıl Bir Tutum Sergiledi?
Trabzonspor, 2010-11 sezonunda Fenerbahçe ile aynı puanda ligi tamamlamıştı. Ancak averajla şampiyonluğu kaybeden bordo-mavililer, şike iddialarının ardından TFF’ye ve UEFA’ya başvurarak sezonun şampiyonluk kupasının kendilerine verilmesini talep etti. Trabzonspor yönetimi bu süreçte hem hukuki hem de sportif mücadeleye devam etti.
Trabzonspor UEFA ve CAS’a Hangi Gerekçelerle Başvurdu?
Trabzonspor, TFF’nin şike sürecine müdahale etmekten kaçındığını savunarak konuyu UEFA Disiplin Kurulu ve daha sonra da Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi (CAS)’a taşıdı. UEFA, Fenerbahçe’yi 2 yıl Avrupa kupalarından men etti ancak Türkiye’deki şampiyonluk iptal edilmedi. CAS ise konunun yetki alanları dışında olduğu gerekçesiyle Trabzonspor’un başvurusunu reddetti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.